Su varlığındaki değişimler
Su varlığındaki değişimler; Günümüz dünyasında mevcut tatlı su kullanım oranı %2,5 iken, bu oranın %0,3’ü insan kullanımına uygun kaynaklardan meydana gelmektedir. Diğer tatlı sular ise kutuplar ve yeraltında bulunmaktadır.
İnsanlık, ilk tarihlere nazaran son dönem de yaptığı büyük sanayi atılımları çerçevesinde dünya atmosferini zararlı gazlarla kirletmiş doğal olarak atmosfer tabakasını büyük oranda tahrip etmiştir. Bu yüksek tahribat sonucunda ultraviyole ışınların dünya yüzeyine ulaşımına sebep olmuştur. Bunun bir sonucu olarak da küresel denge bozulmuş küresel çapta ısınma artmıştır. Bu ısınmanın sonucunda tüm ülkeler negatif açıdan az veya çok etkilenmek durumunda kalmıştır.
İklim değişikliğinin su Kaynaklarına Etkisi
Küresel ısınma sonucu ortaya çıkan iklim değişikliği problemi dünyanın bütünsel bir sorunu olup, toplumsal refahı doğrudan etkileyecek bir etmen haline gelmiştir. İklim değişikliği analiz edilecek olursa; suyun geleceği adına yapılan öngörüler, suyun kullanım alışkanlıklarındaki değişim, aslında en büyük tehdit iklim krizi ve havza sahasına düşen toplam yağış miktarı gibi başlıklarda belirsizlikler meydana getirdiği söylenebilir.
Bununla birlikte özellikle tarım alanın da sulu tarım baz alındığında tarımsal faaliyetlerin sıkıntıya gireceği, sanayi kullanım oranı göz önüne alındığında ekonomik açıdan negatif etkiler getireceği söylenebilir. Öyle ki artan sanayi üretimi daha fazla su tüketimini beraberinde getirecektir, dolaylı olarak artan zararlı gazlar atmosfere etki edeceğinden yine küresel ısınmayı artıracak ve yağışlardaki düzensizlikle birlikte küresel sorunlara yol açacaktır.
İklimin su Kaynaklarına etkisi
Makro düzeydeki bu etmenler su kıtlığını tetiklemektedir. Demografik yapı üzerinde bariz etkisi bulunan suyun, yüzyıllar boyu medeniyetlerin oluşmasında, insanların ilişkilerinde büyük pay sahibi olmuştur. Bunun içindir ki insanlar “su hayattır” demiştir. Özellikle günümüzde kırsal kesimden şehre göç oranı ülkemiz baz alındığında gerçekten yüksek oranlara erişmiştir. Bu göçle birlikte evsel tüketim artmış bunun yanında endüstriyel pazar büyüdüğü için tüketim burada da artış göstermiştir. Dünya genelin de sanayi su kullanım oranı gibi ciddi rakamlara ulaşmıştır. Bu artış beraberinde su sıkıntısını getirmiştir.
Dünyanın doğal ekosistemi ele alındığında tarihsel olarak üretim yapmayan su kullanıcıları olarak adlandırıldığı göze çarpmaktadır. Bunun aksine günümüz bilimsel yaklaşımları bunun tam tersi olduğu, ekosistemlerin suyu geri dönüştürdüğü kanısına varmışlardır. Günümüz dünyasında artık sosyo-ekonomik değerler ile ekosistemin ayrılmaz bütünlüğü kabul edilmiş olup, bu düzlemde ekolojik sistemin beslenmesi ve düzgün çalışması için gerekli adımlar atılmaya başlanmıştır.
Küresel ısınma ve su
Tüm bu etmenler göz önüne alındığında, halihazırda ülkemizde uygulanan kırsal kalkınmayı destekleme çalışmaları, yeşil alanlar arttırılmalı ve küresel ölçekte de yaygınlaşmalı, kuru tarım olanaklarının güçlendirilmesi için iklimsel değişimin en aza indirilmesi çalışmaları yapılmalıdır. Bu çalışmalar kapsamında evrensel olarak insanların çaba göstermesi gerekmektedir. İnsanlığa bu bağlamda , su tüketiminde ciddi tasarruflar gerçekleştirmesi, zararlı gaz üretiminin düşürülmesi ve ekolojik dengeyi bozmayacak üretim teknikleri geliştirmesi gibi gelecek adına mecburi bir sorumluluk yüklenmektedir.
Dikkatinizi çekebilir; Yeşili koruyalım