Bol bol tüketim az az üretim

Bol bol tüketim az az üretim

Bol bol tüketim az az üretim

Bol bol tüketim az az üretim. Son zamanlarda rahat yaşamaya o kadar çok alıştık ki üreten değil sürekli tüketen bir millet haline geldik. Çok verimli topraklarda yaşarken kimse topraklarını işlemez ve dikmez oldu. Bu sadece toprak ekip dikmek değil her alanda bu şekilde diyebiliriz. Üretkenliğimiz durdukça dışa olan bağımlılığımızda bir o kadar artar hale gelmiş durumda. İnsanımız hep hazır olan şeylere alışmış durumda bu yüzden de üretkenliğimiz de durmuş durumda.

Her şeyin hazırına o kadar çok alıştık ki üretkenlik gösteremiyoruz. Birçok ürün yeme- içme, giyinme, teknolojik aletler, ev aletleri, yedek parça gibi aklınıza gelebilecek her şey hep dışardan geliyor ve bu da maalesef bizleri daha fazla bağımlı bir ülke olmaya götürüyor. Ayrıca gözlemlediğim kadarıyla insanımız özellikle teknolojik aletlerde daha çok yabancı ülkelerin üretmiş olduğu markaları tercih ediyor ve yerli bir ürüne destek verenimizin sayısı da çok az.

Yerli Malı Türk’ün Malı Herkes Onu Kullanmalı

İnsanımızda oluşmuş olan bir algı var ve bu algı yüzden kendi üretmiş olduğumuz markayı pek beğenmiyor ve tercih etmiyoruz. İlkokuldan beri öğretilen bir slogan vardı ‘Yerli Malı Türk’ün Malı Herkes Onu Kullanmalı’ şeklinde ve okullarda kutlanan yerli malı haftası. Baktığımızda bazen eğitim ve öğretim de yetmeyebiliyor tıpkı yerli mala destek vermek amaçlı okullarda yapılan etkinlikler gibi.

Gerçi artık okullarda yerli malı haftası kutlanıyor mu bilmiyorum ama yerli malı haftası için götürülecek pek bir yerli malı neredeyse kalmadı. O kadar çok tembelliğe rahata alıştırıldık ki üreten bir millet değiliz artık daha çok hazır olan her şey daha çok kolayımıza geliyor. Birçok çiftçi artık kentlere doğru göç ediyor. Şehrin ihtişamı, rahatlığı daha çok ilgi çekiyor. Artan fiyatlarında biraz da bu yüzden olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden de şikayet ederken iki kere düşünmekte fayda var doğrusu

İçerisinde bulunduğumuz düzen veya sistem bizleri daha çok tembelliğe alıştırıp dış ülkelere daha çok bağımlı hale getirmiştir. Bu bağımlı olmanın sıkıntılarını ise milletçe çekiyoruz. Ama işte bu düzene karşı çıkmıyoruz da üretmiyoruz sürekli tüketiyoruz. Kontrolsüz bir şekilde elimizde olan birçok kaynağı sadece tüketiyoruz. Kıymetini de bilmiyoruz.

Kontrolsüz tüketime artık dur dememiz gerekiyor

Yukarıda yeme-içme, giyinme, teknoloji gibi kaynakları üretmeden tükettiğimi söyledim ama baktığımız da sadece bunu değil elimizde olan doğal kaynakları, enerji kaynaklarını da ilerisini düşünmeden sadece tüketiyoruz. Dünyanın su sıkıntısını yaşayacağını bile bile hala gereksiz bir şekilde su harcamaları yapabiliyoruz. Korkusuzca yapıyoruz bunu. Suyun kıymetini susuz kalmadığımız sürece anlamıyoruz. Doğaya karşı çok duyarsız olduk girmiş olduğumuz denizler, sahiller hep kirli.

Bu da bizlerin farklı açılardan nasıl tüketip yok etmeye doğru götürdüğümüzün kanıtı. Ağaçlık alanlarımız neredeyse kalmadı çünkü yerlerine hep evler yaptık. Yani ülkemizi hatta dünyamızı da bu şekilde tükettik ve tüketmeye devam ediyoruz.

Bu kontrolsüz tüketime artık dur dememiz ve kendimize toparlamamız gerekiyor. Üretmekten, en iyisini yapabilmekten asla korkmamalıyız. Çünkü bu üretimi yapmazsak tüketim olayı artık bizler için daha zor olmaya başlayacak gibi görünüyor. Dışa bağımlı olmamak için üretim yapmamız şart. Ayrıca doğal kaynaklarımızı kullanırken onların sonunu getirecek şekilde değil daha çok kıymet ve değer vererek yaklaşmamız gerekiyor. Tüketim yaptığımız kadar üretim de yapmamız gerekiyor.

Bu yüzden üzerimizde bulunan bu rahat tembelliği bir kenara atıp silkelenmemiz şart. Bu yüzden bol bol tüketirken bol bol da üretim yapmamız gerekiyor. Peki siz sevgili okuyucularımız bu konu hakkında neler düşünüyorsunuz?

Tuzla Gazetesi Blog

Sümeyye Nur Gündüz

 

Yazı dolaşımı

Mobil sürümden çık