Teknolojinin gelişmesi ile birlikte Mimarlık mesleğinde neler değişti?

Teknolojinin gelişmesi ile birlikte Mimarlık mesleğinde neler değişti

Teknolojinin gelişmesi ile birlikte Mimarlık mesleğinde neler değişti?

Teknolojinin gelişmesi ile birlikte Mimarlık mesleğinde neler değişti? Teknolojinin gelişmesine paralel olarak şantiyelerde artık nivo, teodolit, distomat, total station vb elektronik lazer ölçüm cihazlarının kullanımı yaygınlaştı. Altyapı olsun üst yapı olsun yatayda ve düşeyde ölçüm yapmak, kontrol yapmak kolaylaştı. Görselleşti. Hortum terazi ile kot veren, şakül kullanan şantiyecilerin nesli neredeyse tükendi. Eğimli masalarda T cetveli ile çizim yapan, eskizden aydıngere rapido ile teslim projesi çizen, projeci mimarlar yok artık. Bilgisayar destekli çizim programları ile projeler üç boyutlu modellenip bitmiş gibi kısa sürede mimari görselleri üretiliyor.

Teknolojinin mimariye etkileri

Elle yapılan maketlerin yerini üç boyutlu yazıcılar aldı. Teknolojik gelişim Mimarlık mesleğine şunu getirdi; aynı işi daha az sayıda mimar, daha kısa zamanda bitirebiliyor artık. Otuz yılda mimarlık mesleğindeki bu değişim gerçekten baş döndürücü. Mesleki süreçleri kısalttı. Projeler daha sürdürülebilir oldu. Revizyonlar daha kolay hale geldi. Bir anlamda teknolojiye ayak uydurabilen Mimarların işi kolaylaştı. Mesleki programları iyi kullanan bir mimar günümüzde orta ölçekli bir projeyi iki ve üç boyutlu olarak tek başına kısa bir sürede çizip ölçülendirip keşif ve metrajlarını hazırlayabilir.

Nokta detaylarını kesitlerini perspektiflerini alabilir. Plotter’ dan çıktısını alıp sahaya verebilir. Ozalit çektirerek çoğaltmaya, eskizden aydıngere temize çekmeye filan gerek kalmadı artık. İnşaat yapı malzemelerinde ki gelişim de muhteşem oldu. Daha kaliteli daha özellikli daha uzun ömürlü yeni nesil inşaat yapı malzemeleri üretildi. Zamanla yeni uzmanlık alanları oluştu. Mimari görselleştirme ve sunum uzmanı, yüksek yapılarda uzman mimar, keşif metraj kesin hesap teklif hazırlama konularında uzman mimar, restorasyon mimarı vs. Tabi bu farklı uzmanlık alanlarında da farklı farklı yazılımlar kullanılmaya başlandı. İç Mimarlık mesleğinde otuz yılın kısa özeti böyle oldu. Teknoloji işleri kolaylaştırdı, mimara daha geniş imkanlar sundu tamam fakat bu değişim beraberinde mimarlık mesleğine kalite de getirdi mi? Soru işareti. Tartışılır.

Teknolojik gelişimin Mimarlık mesleği üzerinde ki olumsuz etkileri oldu mu?

Peki hiç mi dezavantajları olmadı teknolojideki bu otuz yıllık gelişim serüveninin. Oldu bence. Önceden bir şantiyede aynı projede üç beş mimar birlikte çalışırdık. Gerçek hayatta meslektaşlar sosyalleşirdi. Şimdi bir projeye bir mimar fazla bile geliyor neredeyse. Edirne’deki bir mimar ofisinde oturduğu yerden, Kars’a mimari proje yapabiliyor artık. Meslek bu anlamda kısırlaştı yozlaştı bence. Projeci mimarlar şantiyeden uzaklaştı.

 

Mimarlık mesleğinin geldiği nokta üzücü…

Diplomasını kiraya verenler, görmeden projeye imza atanlar vs. Yeni nesil mimaride estetik kaygıyı da yitirmedik değil. Selçuklu mimarisini, Osmanlı mimarisini, Rumeli de yada Anadolu’da ki uygarlıklara ait mimarileri yaşatamadık. Geliştiremedik. Teknoloji ile buluşturup, zenginleştiremedik. Ekonomik kaygılar hep mimari estetik kaygının önüne geçti. Bunun önüne geçebilen özgün mimar sayısı çok fazla olamadı. Mimarlar Odası da bu anlamda üyelerini örgütleyemedi, bilinçlendiremedi, farkındalık yaratamadı. Siyaset sadece Mimarlar odasına değil tüm meslek odalarına girdi.

Özgün mimari yerine Junk mimari kimliksiz bir mimari akım olarak, aldı başını gitti. Ne batıyı taklit edebildik, ne de doğuyu geliştirebildik. Google’da “Dünyanın en saçma mimarisi” diye arama yaptığımızda, ilk sırada karşımıza 1994 yılında Kahramanmaraş’ta hizmete giren on dokuz katlı iş merkezi binası çıkıyor. Geçtiğimiz günlerde daha yeni yıkım kararı alındı ve yıkıldı. Nüfus arttı. Doğal olarak mezun mimar sayısı arttı ancak mesleki kalite bu kadar artmadı.

Yeni nesil Türk mimarisi Edirne’den öteye gidemedi. Ülkemizdeki bilindik birçok yapının dahi mimari proje müellifi batılı mimarlar oldu. Hem de devlet eliyle. Yurtdışında mimarlık eğitimi beş yıl iken bizde dört yıl oldu. Kimsede buna itiraz etmedi. Birçok ilde yeni üniversiteler yeni mimarlık fakülteleri kuruldu. 434 yıl oldu, ikinci bir Mimar Sinan’ı yetiştiremedik. Asgari ücrete dahi iş bulamayıp da kasiyerlik, taksi şoförlüğü yapan işsiz mimarlar ordusu yetiştirdik. Mesleğin geldiği nokta bu oldu maalesef.

Yazı dolaşımı

Mobil sürümden çık