Mevcut Asgari Ücret Vatandaş İçin Yeterli Mi?

Mevcut Asgari Ücret Vatandaş İçin Yeterli Mi

Mevcut Asgari Ücret Vatandaş İçin Yeterli Mi?

Mevcut Asgari Ücret Vatandaş İçin Yeterli Mi? Türkiye’de güncel konuların başında uzun süredir asgari ücret bulunmakta. Sanayi sektöründe faaliyet gösteren sayısının oldukça yüksek durumda olduğu ülkemizde, vatandaşın bu konuyu takipte olması elbette şaşırtıcı değildir. Yalnızca işçi kesimi değil devletten maaş alan tüm vatandaşlar, yapılacak düzenlemeden dolaylı da olsa etkilenecekleri için konu büyük yankı uyandırıyor. Peki; 2021 de Asgari ücret ne kadar olacak?

Konu hakkında halkın 2 temel görüş açısından söz edilebilmektedir. İlk kesim verilen ücretlerin yetersizliğinden ve yetersizliğe rağmen alınan vergilerin yüksekliğinden şikayet ederken 2. kesim ise ücretlerin yeterli olduğunu ve durumun bazı kesimlerce abartıldığını düşünmektedir.

Mevcut Asgari Ücret Vatandaş İçin Yeterli Mi?

Asgari ücretin yeterli olup olmadığı tespit edilirken kullanılan temel ölçütler bulunmaktadır. İlki “açlık sınırı” adı verilen kavramdır. Açlık sınırı, bir çekirdek ailenin yaşamlarını devam ettirebilmeleri için mutlaka almak zorunda oldukları gıda masraflarıdır. Ülkemiz için bu sınır yaklaşık 3.049 TL olarak hesaplanmıştır. Bu sınırın hesaplanmasında elbette ki ikamet edilen konum da dikkate alındığından şehirlere göre bu sınırda değişmeler olması söz konusudur. Çalışan bir bireyin aldığı ücretin açlık sınırını karşılamak zorunda olduğu bilinmelidir. Açlık sınırının yanı sıra bireylerin gıda ihtiyaçları dışında eğlenme, eğitim alma, dinlenme gibi hakları da bulunduğundan açlık sınırını geçmiş bile olsa ona yakın bir ücret yaşamı zorlaştırmaktadır. Eğlence, tatil gibi ihtiyaçları yok sayarsak bile kişilerin mutlaka barınma, giyim, eğitim alanlarında yeterli ekonomik güce sahip olması gerekmekte. Bütün bunlar karşılanamadığında ise karşımıza “yoksulluk sınırı” kavramı çıkmaktadır.

Yoksulluk sınırı da hem ülkelere hem de şehirlere göre değişiklik gösterebilmektedir. Türkiye geneli yoksulluk sınırı ise bilgi kaynaklara göre değişiklik gösterse de 10.000 TL’ye yakın bir miktar olarak bilinmektedir. Bu açıdan yaklaşıldığında Türkiye’de işçi kesimin kaliteli yaşam koşulları içinde bulunduğunu söylemek zordur. Kaliteli yaşam koşullarından ziyade temel ihtiyaçları karşılamanın bile oldukça masraflı olduğu ülkemizde işçiler ve ailelerinin ve diğer asgari ücretle çalışan vatandaşların yaşamları gün geçtikçe daha da zorlaşmaktadır.

Şuanda uygulanan asgari ücretlerin brüt 3.577 TL ve net 2. 825 TL olduğu göz önünde bulundurulursa ücretlere zam yapılmasının ülke refahına katkısının büyük olacağı kesindir ve mevcut ücretlerin yetersiz olduğu ortadadır. Son zamanlarda dövizdeki dalgalanmaların da tüm vatandaşların sırtına yüklediği yük, konunun güncelliğini korumasında etkin rol oynamakta, sıkıntılı dönemlerden geçen ekonomimize orantılı bir ücret uygulanması beklenmektedir.

Yeni Asgari Ücret Düzenlenmesi Sendikaların Beklentilerini Karşılayacak Mı?

Az önce bahsedilen açlık ve yoksulluk sınırı doğrultusunda, Türkiye’de çok sayıda yoksul insanın bulunması, işçilerin emeklerinin karşılığını tam olarak alamıyor olması ve ailelerinin ihtiyaçlarını karşılayamama kaygısının durumu daha da zorlaştırması, yaşam kalitesini düşürmesi, işçileri temsilen görevde bulunan sendikaların odak noktasıdır. Vatandaş ve yönetim arasında bir köprü görevi gören sendikalar bu odak noktalarını olumlu yönde değiştirmek için halkın düşüncelerini yetkililere aktarmakta ve Türkiye‘nin ekonomisine uygun olarak uygulanması gereken ücretler  hakkında düşüncelerini yönetime belirtmektedirler.

Sendikalar 2021 yılında her zaman olduğu gibi işçileri temsilen ve işverenleri temsilen bulunanalar olmak üzere yetkililere tekliflerini sundular. İşçi kesimi temsil edenler 3.750- 4.000 TL aralığında bir miktar talep ederken işverenler tarafı, 3.500 – 3.750 TL aralığını talep etti. Toplantılar hâlâ devam ederken sendikalar belirledikleri aralıkların gerekçelerini de kamuoyuna aktarmaya devam etmektedir. Net bir karara varılması için ise toplantılar sürdürülmektedir.

Sendikaların kamuoyuna da ifade ettikleri beklentilerini temel olarak ifade etmek gerekirse vergi yükü ilk sıradadır. İşçilerin açlık sınırının yalnızca biraz üstünde aldıkları maaşların azlığına ek olarak bir de vergilerin fazla olması, sendikaları rahatsız eden temel unsurlardandır.  Bunu dile getiren sendikalara karşılık yapılan açıklamada vergilere yönelik yeni düzenlemeler getirileceği ifade edilmiştir. Bu düzenlemelerin sonuç verip vermeyeceğini 2022 gösterecek.

Sonrasında yoksulluk sınırının altında olmasından söz edilebilir. Bu konu ciddi bir şikayet sebebi oluşturmamakla beraber yine de beklentiler arasında bu sorunun çözülmesi de bulunmaktadır. Değil asgari ücretler, devlet memurlarının almakta olduğu maaşlar dâhi yoksulluk sınırının altında bulunmaktadır. Bu nedenle konu sendikalardan ziyade genel için yorum ve eleştiri yapan ekonomistlere hitap etmekte.

İşçilerin haklarının korunması da bir başka konu. İşverenlerin işçilerini sebepsizce işten çıkarmasının önüne geçilmesi temsilcileri memnun etmiştir. Fakat işçilerin güvenlikleri konusunda somut ilerlemeler de beklentiler arasındadır. Asgari ücretin azlığına verilen emeğim çokluğuna bakılırsa güvenlik önlemlerinin denetimi zorunludur. İşveren kaynaklı bir hata dolayısıyla işçinin zarar görmesi durumunda, çalışılamayacak süre zarfı maaş kesintisine sebep olmamalıdır. Bu konudaki çalışmalar daha sıkı şekilde denetlenmelidir.

Beklentiler böyle iken, yönetimden çeşitli açıklamalar da gelmektedir. Örneğin, sendikaların vergi konusundaki hassasiyeti dikkate alınarak asgari ücretle çalışanlara yönelik bir vergi düzenlemesinin söz konusu olacağı açıklanmış, karar olumlu karşılanmıştır. Dövizde görülen dalgalanmaların açlık sınırını etkileyecek olması ve muhtemel dalgalanmalara önlem olarak asgari ücrette 4000 TL’ ye yakın bir uygulamaya geçilmesi beklentisinin de karşılanacağı beklentiler arasındadır. Bu beklentinin karşılanmasına çoğunluk kesin gözüyle bakmaktadır.

Yılmaz Meryem

 

Yazı dolaşımı

Mobil sürümden çık