İnsan Beyninin Karmaşık Yapısı ve Duyularımız

İnsan Beyninin Karmaşık Yapısı ve Duyularımız

İnsan Beyninin Karmaşık Yapısı ve Duyularımız

İnsan Beyninin Karmaşık Yapısı ve Duyularımız? İçinde bulunduğumuz iletişim ve teknoloji çağında kişisel bilgisayarlar ve telefonlar milyarlarca insanı birbirine bağlıyor. İletişim imkanlarının daha da öteye taşınması adına yeni teknolojiler geliştirmek için çok büyük bütçeler ayrılıyor. Neredeyse milyarlarca kullanıcı sürekli etkileşim içerisinde ve karşılıklı iletişim kuruyorlar.

Vücudun en karmaşık ve anlaşılması zor organı beyinde de her an 100 milyar hücre birbiriyle etkileşim ve iletişim halinde. Beyin vücudumuzun tüm kütlesinin %2’lik kısmını oluşturmaktadır. Ana rahmine düştüğümüz andan itibaren bizimle gelişiyor ve yaşadığımız her yeni deneyim ve edindiğimiz her yeni bilgide yeni bir ağ kuruyor.  Bu yazımızda işte bu kusursuz işleyiş ve ilahi tasarımı anlatacağız.

Beynin Yapısı

Beynimizde yer alan nöronlar ömrü en uzun hücrelerdir ve yenilenmeye ihtiyaç duymadan yaşamımız boyunca bizimle olurlar.  Henüz cenin halindeyken omurgada oluşur ve daha sonra yönlerini hiç şaşırmadan kafatasının içine yerleşirler. Bedenimizdeki her hücre belirli bir görev için yaratılır ve belirli bir yerde konumlanır. Bu da yüce Allah‘ın yaratma sanatının insanoğlundaki tecellisidir. Beyindeki bir diğer önemli hücre kümesi ise nöronların yaveri glialardır. Glialar nörenların hareketini kolaylaştırmak için çok şeritli bir otoyola benzetebileceğiniz kaygan yüzeyler oluşturmakla görevlidirler. Nöronlar gliaların sunduğu imkanla katmanlar halinde beyni oluşturmaya başlar. Beynin Güçlü Kalması için Neler Yapılmalı?

Anne karnındaki altıncı ayda beyin gelişimi çok hızlıdır ve birbirleriyle trilyonlarca bağ kurmuş milyarlarca hücre oluşmuştur.  Bilim bunu açıklamakta yetersiz kalmaktadır. Nöronlar arasında oluşan elektrik akımları beyin ve vücut arasındaki iletişimin temelidir.

Duyularımız

Koku alma ilk gelişen duyumuzdur ve henüz iki günlükken annemizi tanımamıza yardımcı olur. En son gelişen duyumuz ise görmedir. Etrafımızdaki nesneleri bir yetişkin gibi görmemiz için yaklaşık altı ay geçmesi gerekmektedir. Derinlik algımız ve hareketli cisimleri takip etme yeteneğimiz de bu dönemde gelişimini tamamlar.

Nöronlarımız sürekli olarak bilgi toplar ve on bir aylık olduğumuzda konuştuğumuz dili ve içinde bulunduğumu kültürü ayırt edebilecek potansiyele erişiriz. Bu süreçte nöron ağlarının çok kullanılan bölümü güçlenip çoğalırken faydalanılmayanlar yok olur.

Sinir Sistemimiz

Geliştirilmiş tüm bilgisayarlardan çok daha karmaşık bir yapıya sahip olan sinir sistemimizin nasıl çalıştığını hayalinizde canlandırmak için altmış iki bin İstanbul nüfusu kadar insanın aynı anda bir sistem üzerinden birbiriyle haberleştiğini düşünmeniz gerekmektedir.

Sinir sistemimiz merkezi ve çevresel olmak üzere iki bölüme ayrılır. Çevresel sinir sistemi vücudun her bir noktasından gelen sinyalleri beyne iletir.  Merkezi sinir sistemi ise bu verileri yorumlar ve karar verir. Sadece merkezi sinir sisteminde seksen beş milyar nöron bulunmaktadır.

Akson ve Dendritler

Beyin hücrelerinin zarlarının üst kısmında ulaşan bilgileri algılamaya yarayan ve anten görevi gören dentritler bulunmaktadır. Buradan alınan veriler aksonlara iletilir. Aksonlar ilgili duyu organına göre büyüklükler almaktadır. Omurilikten kola uzanan aksonun boyu bir metre iken gözden beyne giden bir aksonun boyu santimetre ile ölçülmektedir. Nöronların beyne bilgi iletim hızı saniyenin ellide birine tekabül etmektedir. Bunu gerçekleştirirken kimyasal ve elektriksel reaksiyonlardan faydalanırlar. Bir sinir hücresinde yüz ile on bin arasında anten bulunmaktadır. Bu antenler veriyi gövdeye o da aksonlara iletir. Burada bulunan nörotransmitterlerin bulunduğu keselerde elektriksel sinyal kimyasal sinyale dönüştürülür.

Sinaps Boşluğu

İki nöronun birbirinden ayrılmasını sağlayan boşluğa sinaps denilir. Sinaps boşluğunun uzunluğu ise dudakları uçuklatacak derecede küçüktür; milimetrenin elli binde biri. Nörotransmitterler bir hücreden diğerine bu boşluktan atlarlar. Bir hücrenin ucunda alıcı diğerinde ise vericiler bulunmaktadır. Transmitter maddelerin uyarılmasının ardından akson ucundan bombardıman halinde kimyasal madde akışı başlar. Her nörotransmitter madde karşı hücrede yalnızca bir hücre ile uyumludur; anahtar ve kilit gibi düşünülebilir.

Beynin Beslenmesi

Nöronların tüm işlevlerini eksiksiz yerine getirebilmeleri için en önemli şart beslenmedir. Beyin hücreleri yalnızca saf glikoz ve oksijen ile beslenir.  Eğer oksijen nöronlara ulaşmazsa bilgilerin depolanma süreci sekteye uğrar. Böyle bir durum bilimde geç fark etme, geç algılama ya da çabuk unutma olarak tanımlanır. Çünkü glikozun yakılması için oksijene ihtiyaç vardır ve onun yokluğunda bilgi ya hiç depolanmaz ya da yavaş depolanır.

Yazı dolaşımı

Mobil sürümden çık